30 Nisan 2012 Pazartesi

BİR HAFTASONU DAHA GEÇTİ

Günaydın blogcanlar...
Günlerden yine pazartesi oOof diyenler vardır benim gibi.Çocukluğumuzdan beri düşündüğümüz o 2 gün çalışıp 5 gün tatil yapsak nolurki yaa düşüncesi gerçektede olsaydı ne güzel olurdu dimi :D Neyse neyse işleyen demir paslanmaz diyerek işlerimizin kıymetini bilelim diyorum,haftasonundan karışık görüntülere götürüyorum sizleri..


Haftasonu bizimkiler kahvaltıdaydı,beraber yapılan pazar kahvaltısı gibi yok gerçekten.İnsan mutlu oluyor pazar sabahları sevdiği insanlarla birlikte çayını yudumlarken..
Beyaz servis tabaklarımı hatırlayacaksınız  peçete yüzüklerimi hazırlarken kullanmıştım postta.Çok kullanışlılar kahvaltıda misafirlerime kullanmakten gayet memnunum :) Malum boşuna Merve'nin Kırmızısı demiyorlar bana..İşin aslı mutfağıma dayanıyor,her bir şey kırmızı olunca,kırmızıya kombinlenecek renklerde siyah ve beyaz oluyor çoğunlukla..Bu 3 rengi seviyorum..   ( Beşiktaşk ♥ )
Deep note :) Yüksek besin içerikli fotoğraf,açken bakmayınız :)


Güzel bir kahvaltıda olabilecek şeylerden biride güneşli bir hava.Çok şükür herkesin havası yerindeydi pazar günü :) Buarada sivri zeka fikirlerimden birinden söz etmek isterim,fondüde sucuk fikrini tuttum bu aralar.Sağdaki sucuk tavası metal ayaklığın üzerinde oturmakta :) Altında yanan mumu sayesinde sucuklar donmuyorlar,tavsiye ediyorum :) Fondü ise başka bi servis tenceremin aslında,tesadüfen tava bakıyım sığacakmı dedim,sığdı :) .....
Daldan dala atlıyorum şu sıralar,canım çekti kalktım sütlaç kaynattım :)


Tarif Oktay ustamızdan.2 litre sütten yaptım hala bitiremedik,evde 2 kişi olunca herşey kazanla yapmış gibi oluyor :) 
Aah ah nerde anneannemin yaptığı sapsarı sütlaçlar,bu paket sütlerde anca bu kadar..


Bir sütçümüz bile yok,anlıyormusun,hadi gülümse :D Yok o şarkı öyle değildi.neyse :) Kediyi sütü karıştırmayalım :)


Kuplarım yurtların hayır kesmeslerinden almıştım,çeyiz zamanı ;) Dondurma,puding yemesini seviyorum bunlarda...Nisan mayıs ayı kermes aylarıdır,şimdilerde yine bir sürü kermesler var,2 tanesini gezdim bile harika pikeler vardı :) Pike sevdam bitmeyecek gibi :) 


Başka bir dalda kardeşimin dünya klasikleri var,küçük avukat bey arşivini hergün genişletiyor :) Kütüphanesi yetersiz gelicek böyle giderse kısa zamanda.Star gazetesinin kuponlarını sabırla biriktirdi,sonunda da gitti aldı kitaplarını..


Meraklılarına duyrulur,şimdilerde gazete yine başlatmış kupon olayını...Kendim okuyamıyorum pek kitap,okuyanları görünce hayranlık duyuyorum ne yalan söyleyeyim..


Tanıştırayım başka bir dalda annemin canavarı var :D Her gören kensine ve saz ekibine canavar gibi olmuş bunlar Çiğdem,ne veriyorsun diyor,annemin cevabı ise gayet tıınn..2-3 günde bir su :D


Bu çiçek olayıki,özellikle menekşe büyütme,tamamen insanın elinden ,kimisi gözünün içine bakar ah nolur aç diye,bi cacık olmaz.Kimiside atar köşeye çiçek coşarda coşar.Menekşeler aslında tek bir şeye bakıyor,yeri iyi oldumu ona elleşmiyeceksin.Anneminkiler yerini seviyor yerini,ben çözdüm olayı :D


İşte buda saz ekibi :) Hani dedim ya elinden diye..Kopan yaprağı direk toprağa diken annemin,bir süre sonra bakıyorum o yaprağı ağaç olmuş :D Küçükler hep yapraktan çoğaltma..


Son karede kırmızı mutfaktan olsun o halde :) Süslediğim minnak kavanozlarım ve diğerleri...
Reçel kavanoz kapaklarının kılıflarına bakmak isteyenler buradan yapılışına bakabilirler.
Kırmızı raf Ikea'dan,arkadaki kırmızı plastik kapaklı kananozlar Paşabahçeden,Öndeki minnaklar benden ;)
Hepinize iyi mutlu bir hafta diliyorum.
SELAMETLE

27 Nisan 2012 Cuma

EN SONUNDA KENDİ ELLERİMLE BOZDUM,RAHATLADIM :)

Hayırlı cumalar blogcanlar :) Bugün İstanbulda fevkaledenin fevki ayarında bir hava var.Güneş görmek insanın psikolojisinde pozitif bir etki yarattığını kimse inkar etmiyordur herhalde :) Hep güneş ışıldasın böyle :)


Dün kırmızı mutfağımda epey bir vakit geçirdim ve dedimki ey saat sonunda senide bozdum :D Kendileri çok şirin kırmızı bir saatti.Di'li geçmiş zaman kullanıyorum farkındasınız,çünküm artık meftaa :) Eşantiyon eşyaları severim fakat bazı firmalar kaş yapalım derken göz oyup koca koca reklamlarını yapıyorlar.Saatin içerisindeki reklam yazısını kapatmak için benimde fikrim gelmişti :D Tornavidayla bir güzel açtım vidalarını saatin :) Kurdeşenim kurdeşen :D


Reklam yazısını kurdele ve taşlarla kapattım hihih ,aman da aman ne güzel oldu dedim geri kapattım vidalarını.Fakat pili takıp astığım günden beri akrep ve yelkovan horon teper oldular :) hahah iki ileri bir geri,olamaz bozdum :)) Ama Allah için şimdi hakkını yemeyeyim günde 2 kez doğruyu gösteriyordu :D :D
Buarada nişan fotoğraflı ahşap tepsimi görmektesiniz saatin altında,bizzat kendim yaptım :) 
Dedim olucak gibi değil,yemek yaparken sürekli saate bakma ihtiyacı oluyor haliyle,yeni bir saat alayım.


İstanbul sülietli siyah beyaz saatimi aldım :)


Çokda hoşuma gitti mutfağa renk kattı :) Herşey kırmızı olunca :D

Haa bu arada saatin üzerindeki elektrik kapaklarınındaki uç uç böcüklerim görenlerin dalga konusu :) Adları Merve ile Rahman koydular :D 
Hadi ben projelerime döneyim ;)
SELAMETLE

26 Nisan 2012 Perşembe

İŞLEDİKLERİMDEN ETAMİN SECCADELER


Günaydın blogcanlar.Uzun bir aradan sonra işte geldim buradayım.(2-3 gün benim için oldukça uzun oldu) :))
İşler güçler yoğun yayınlamak istediklerim post gündemlerim belli olmasına karşın zaman kısıtlılığından ötürü sıkıntı yaşıyorum.Şu sıralar fırsatını bulmuşken postu hazırlıyayım dedim.Çeyiz hazırlıkları devam ederken yapmış olduğum etamin seccadelerimden 2 tanesini sunmak istiyorum :)


Modelleri ben uyduruyorum :) Nasıl yani diyebilirsiniz,bir tane gül motifi bulup nette dergilerde vesair,alıyorum onu motifi burda olduğu gibi takla attırıyorum ,birini sağa ,diğerini sola baktırtıyorum,aşağıya doğru motifi indirerek seccade işliyorum :D İşlemesi oldukça kolay çünki motif kendini tekrarlıyor :)


Yaklaşık 20 tane işledim,bir ara gerçekten kafayı etamine bağlamıştım :) Nedeni ;yapanlar bilirler müthiş dinlendiriyor üstelik çokda eğlenceli geliyor bana,hiç bırakmak istemiyorum yaparken elimden..Sabahları kahvaltıdan önce uyanıp uyanmaz alırdım elime :)


Etaminim krem rengi,iplerim ise evdeki iplerden değerlendirmece,2 renk yeşil,kırmızı,narçiçeği ve turuncu ...
Seccadelerin yorganlamasıda bizden.Mimarlık öğrencileri bilirler ,onların pistole cetvelleri olur,yamru yumru eğrisel içbükey ve dışbükey hareketler yapmak için..İşte o cetveller yardımıyla sabunla,annem üzerinden makineyle gidebilmesi için desenler yaptım.Kımızı nakış ipiylede piko gitti bu desenler üzerinden :)


Veee tabikisi taşsız ve fiyonksuz olamazdı :D


Buda pembe etaminden işlediklerimden.Bu deseni hiç unutmuyorum.Dantel dergisinden mutfak perdesine yapılmış örenbayan serisinden çıkarmıştım :) Yani dantelden örülmüş mutfak perdesi deseniydi,kutucukları saya saya çıkarmıştım :) 


Fotoğraflarda pek belli olamıyor ama çiçeklerin göbeklerinde kesme boncuklar var,iğne iplikle her bir kareye boncuk diktim,İp renkleri ise mor ve lila.


Desenin geri kalan kısımları ise atmasyon :) Şimdi farkettimde ne kadar uydurmasyon bir insanım yaaa :D
Elyaflaması,yorganlaması yine annemden..


O kadar yumuşakki,insan secdeye yatınca kalkmak istemiyor neredeyse :)) heheh çok seviyorum seccadelerimi ;)
Yaptıklarımdan ara ara paylaşmak istiyorum ve herkese etamin işlemeyi tavsiye ediyorum.Çükkü biten bir işin ardından bunu ben yaptım demenin hazzı paha biçilemez :D

SELAMETLE

23 Nisan 2012 Pazartesi

MUTFAKTA BİRİ Mİ VAA?

Hayırlı günler blogcanlar,yine bir haftabaşı ve yine pazartesi sendoromu :D Aiyh ah bu pazartesilerle barışamadık gitti,inanın bu pazartesi günlerinden sebeb pazarlarından soğudum :D 
Başlıktanda anlaşıldığı üzere,mutfaktada vakit geçirmeye başladım,tangur tungur :D Atmasyon uydurmasyon anlık kararlarla o anki dolap malzemeleriyle katıp karıştırıyorum,pişirip taşırıyorum.Hala tek parçayız çok şükür ama :)))
Geçenlerde baktım napsam napsam :)


Evdeki sebzelerden ,birer tane olmak üzere doğrayıp,pişme sürelerine göre peşpeşe ekledim tencereye,soğan ve salça koymadan.Kavurdum bir güzel su koymadan.İyice pişmeye artık ramak kala aldım ocaktan..


Eve gelipte birde bazı yemeklerde eti pişirmeye vakit harcamayayım diye kuşbaşı etleri kavurup,kavurma şeklinde buzluğumda tutuyorum ve çokda pratik oluyor,burdada yine öyle yaptım.Hoop attım sebzelerin içerisine ;) Aldım porsiyonluk güveçlerime doldurup,üzerlerine kaşar peyniri rendeledim.Oradanda üzeri eriyene kadar fırına .Herşeyi hoop huup diyerek yapıyorum evde :D Tamamen doğaçlama bir yemek,çok doğal bir insanımdır :P (malz:patates,havuç,mantar,kabak)


Sonrada fırından çıkmış haliyle başbaşa..Ham humm :D Kendim bu sofrada tek yiyecek olsaydım hiç o eti koymazdım içerisine,sebze yemeklerinde et görmekten hiç hoşlaşmıyorum.Fakat yapıcak birşey yok ,o sofrada tek değilim ve erkekler neden et severde sebze sevmezler diyerek kapatıyorum konuyu :D
(Yaşasın Sebze Kardeşliği)


Geçenlerde de börek tarifleriyle kafayı bozmuştum,iyi börek nasıl yapılır nedir kardeşim bunun tarifi diyerekten kendimi vurdum tarif kitaplarına.Sonra baktım biryerde baklava yufkasıyla börek sarmışlar fakat böyle sigara böreğinden kalınca paçangadan incece :)) (siz anladınız) Tam benlik dedim kolay ama lezzetli tarif arıyorum ya!


Marketten aldım yufkayı hemen eve bi heves girip,attım kendimi mutfağa :D Peynirli iç hazılayıp açtım yufkayı.Aslında daha evvelde yapmıştım ben baklavalık yufkayla tatlı,ama börek ilk..


Sıvı yağ ve sudan bir oluşan bir iç sos hazırlayıp her bir yufkanın arasına bu yağlı sudan gezdirdim,3 yufkayı üstüste koyarak.Son katı yağlamadım ama,son kata sadece peynirli malzemeden yayıp,gevşek olmamak kaydıyla elimle yuvarladım.


Aman ne basitmiş diyorum içimdende :D (böyle böreği ninemde yapar) :)))) Sonrada tarifden bağımsız olarak yağlı kağıt serdiğim tepsime,yufkayı gül böreği gibi,kol böreği şeklinde sararak yerleştirdim ;)


Artan yağlı sudan üzerine sürdüm,ertesi gün pişirmek üzere dolaba kaldırdım.1 gece dolabımda bekledi yani,beklesemi pişirsemmi diye tereddütte kaldım ama bekletmenin bir zararını görmedim,hala yaşıyoruzz :D
Pişirmek üzere çıkarttığım gün yumurta sarısı ve çörek otu serperek 200 derecelik fırında pişirdim,nekadar durdu fırında bende bilmiyorum,başka işlerle uğraştığımdan süreye bakmadım :D Üstü nar gibi olunca çıkardım.Tabi sıcak sıcak yendiği için,o fırından çıkartılıp masaya koyma arasındaki kısa sürede resim çekmeyi unutmuşum :)) Ama şahaneydi ;)
İşte bugünlükte benden bu kadar,şimdiye kadar henüz(!) birşey taşırıp dökmedim,mutfağı yakmadım :D Hadi hayırlısı :))
SELAMETLE

YARDIM!


Günaydın blogcanlar.Size bir sorum olacak,netten biraz baktım ama napmam gerekiyor bilemiyorum.Eğer bilgisi olan veya benim gibi başına gelen varsa yazarsa çok sevinirim.Yeni alınan telefonun sim kart yuvasına sim kartım sığmıyor,napmam gerekiyor telefoncuyamı operatör şirketinemi başvurmam lazım.Kesim mi yaptırayım yoksa yeni kart yollanması daha mı iyi.Kesilen sim kartlar sorun çıkarıyormuş diye duymuştum.Biri beni aydınlatsın please :D
Öptüm sizleri

20 Nisan 2012 Cuma

HAYIRLI CUMALAR

Herkese hayırlı cumalar olsun inşallah.
Masabaşında sabahtandır Maher Zain'le kafayı bozmuş durumdayım.
Gelin beraber bozalım :)
Selametle

19 Nisan 2012 Perşembe

♥ PEMBE ODA ♥

İşte söz verdiğim gibi geldim ve burdayım :) Hastalıktan ötürü veya herhangi bambaşka birşey içinde bu geçerli,blogdan uzak kalınca kendimi mutsuz hissetmeye başlıyorum farkettimde :)Sizede öyle oluyormu,yavaştan yavaştan insan hayatının bir dilimine yerleştiriyor,merak ediyor sizi sizleri bloggerları :)
Oturma odasına yaptığım çalışmalarım var bugünkü postta :) Pembe,az biraz vintage,hafif spor ,bol kepçe rahatlıktan çalan odam...


İkeadan aldığımız oda boyutlarımıza uygun köşe takımının bir kolu olan dinlenme koltuğunun sırt yastıkları yoktu.Aaaa nasıl olmaz :) Çok içerledim,önüme tevafuk olarakda pazardan parça kumaşçıdan bu kumaşlar çıktı.Şu minik minnak mikropitikareli kumaşa bayıldım ♥ Fakat o kadar küçük bir parçaydıki alsam iş görürmü diye kısa bir düşündükten sonra aldım elbetteki :) Pembe kumaş pembe kumaş derken büyük sırt minderlerinin kumaşını buldum kumaş deryasının içerisinden hemide parçası 1 tlden :D
(Cam önündeki ıkea galvanize saksıları geçenlerde yayınlamıştım hatırlarsanız)


Yeppa yuppi diye diye içimden aldım kumaşları kaptım eve geldim tabi ;) Napsam nasıl yapsam derken amaan dedim kes işte diyerek bişiler yaptım iğne iplikle elimde başladım teğellemeye.Sırt yastıklarının kenarlarına pitikareli kumaştanda parça koydum.


Daha sonra ise anneme makinada sürmesi için teslim ettim,öyle bir teğellemişimki benimki teğel değil makine dikişi olmuş resmen.Annem diyo makinadan geçmeye gerek kalmamış yaniii :D Yorgan yastıkçı amcalardan (ne kadar olduğunu hatırlıyamıyorum geçmiş zaman ama 1,5 kg olabilir) misket elyaf denilen o harika elyafdan doldurdum içlerini sabırla.İte ite uçlarına tepe tepe,her seferinde anneme sorarak yetermi daha doldurayımmı diyerek :D :D :D
Tıkma işlemide yeterli olduktan sonra açıkta kalan kısmıda elimizde iğne iplikle diktik.Dolabımda verilecekler elden çıkartılacakları ayıklarken giymediğim bir hırkam vardı hemen onun düğmeleri geldi aklıma :D Çok zekiyimdir :D:D:D İşte o düğmeler artık yastığımda ;) Semt pazarlarını seviyorum ya bu yastıkların kumaşları parçası 1 tlden 2 parça kumaştan çıktı,şaka gibi.
Bu arada köşe takımı pembe sanmayın,koltuk vizon vari (oda nasıl renk demeyin,ışıkta renk değişiyor bende bılmıyorum koltuğum ne renk:)) ,üzerine bebe pembesi polar örtü örtüyorum sadece :)


Hazırladığım ikea çerçeveler ve nişan kareleri..Mumlar yine güllü peçete dekupajı ürünlerimden :) Sağ arkadaki etamin işlemeyi ve ahşap boyaması çervesine bakmak isteyen varsa buradan gözatabilirler.


Elimde olan artık kesilmiş kurdele tül incilerden yapmıştım baya oluyor yapalı...Duvar raflarımın üzerlerini süslüyorlar.


Eve gelen miniklerin ve büyümüşde hala çocuk kalanların dikkatini çeken kavanozum  :) İnternet araştırmalarımda nerde bilemiyorum şimdi , biryerlerde görüpte hevesle doldurmuştum :) Yaramazlık yapana lolipop yok! :D Yanında ise yine ikeadan,ikeanın ikonlaşan vazosu :)


Pembe ,içerisinde yemek tarifleri dolu dosyam :)Ta taaam :) Kendilerinin esinlenme adresim sevgii blog sahibesi Aktuelmodadır :)Aylar önce yapmış olduğu kırmızı kumaşıyla çok cici duran dosyayı görünce,benim buna benzer bişiye ihtiyacım olacağı aklıma düştü.Karton arşiv dosyamda vardır elimde,nevresimlik pembe kumaş ve bı-iki metre su taşıyla hallettim bunuda.Üstelik işlevinin yanısıra,odaya görsellik kattı.Gören aa ne güzel şey bu diyor :)


Bazen insanın beyni duruveriyor,ne yapsam ne yapsam değişik bişeyler diye,işte o zaman açıyorum dergileri,karıştır Allah karıştır :)


 Çekmeyi unuttuğum birde koccaman çalar saatim var bu pembeli grubumun yanında :) Tozpembesi...Eminönünden bayılarak almıştım,küçüklerine yatakbaşında ,komodin üstünde görmeye alışkınızda,büyüğünü görünce bu benim olmalı dedim ♥
 Vee kapanışıda ilk misafir soframla yapmak istiyorum,ilkleri seviyorum..
 Bizimkiler hazırladığım pazar kahvaltısında hamm humm yapıyorlar :)


SELAMETLE :)

BİR KAÇ GÜNDÜR...

   Günaydın blogcanlar,hepinizi mutlu ve özellikle sağlıklı bir gün diliyorum.Havalar malum.. Geçen gün tshırt havası satarken şimdilerde kaban çizme ayarında.Kendinize dikkat edinki benim gibi yatak döşek hasta olmayasınız :) 
  Çok hastayım çok,öyle böyle değil,dün dayanamayıp işten 1 günlüğünede olsa izin aldım.Bugün yine masabaşındayım ama dünden farksızım :/ Geçen gün doktora gittiğimde franjit tanısı koydu ama dünden birde gribal enfeksiyon kemik ağrıları ve ateş eklendi peşine.Boğazlarım feciiii :( Aklım hala bloğumda ama postlardan hazırlasam hazırlasam ne hazırlasam diye düşünüyorum.Vakit bulursam öğleden sonra evimden kareyle karşınızdayım inşallah :)


16 Nisan 2012 Pazartesi

GALVANİZE SAKSILAR GÜLLENDİ


İkea gezimizden aldığım galvanize saksıları uzun zamandır bekletiyordum.Oturma odası için düşünerek pembe ve beyaz renklerinde sabırla boyadım kat kat :) Elimde varolan ,hatırlıyacaksınız ahşap takı kutuları için kullandığım güllü peçeteleri saksılarda da değerlendirdim.Kalpli süslerden alarak çiçeklerimin toprağına batırdım,çok romantik durdular :)


Cam kenarında güneş banyosu yapmaktalar bugün,İstanbul'da günlerdir yağan yamurun ardından fotosentez şenliği var camlarda anlıyacağınız :))

SELAMETLE...

14 Nisan 2012 Cumartesi

MİMARIN RENKLERİ: GELİN-DAMAT TAKI KURDELESİ ve BEL KUŞAĞIM

MİMARIN RENKLERİ: GELİN-DAMAT TAKI KURDELESİ ve BEL KUŞAĞIM: Ofiste işler yoğun,projelerden her gün afakanlar bassada beni eve koşa koşa gidiyorum.Nasıl yetişiyosun ne ara yapıyorsun bunları diyenl...

12 Nisan 2012 Perşembe

TATİLDE EFES ANTİK KENT DURAĞI

Bütün hayatım boyunca yaptığım tatillerde eğerki bir otelde kalıcaksak,tatil o otelin kapısından girince başlar,son gün gerisin geriye o kapıdan çıkınca biterdi.Sözün özü otelden dışarı çıkmazdık.Balayı tatilimizde Didim'e gittik biliyorsunuz,bir pazar günü dedik çıkıp İzmir'e gidelim :) Düğünüme beni kırmayıp gelen üniversiteden sınıf arkadaşım Sena'yıda memleketi İzmir'den alalım ki,hem iadeyi ziyaret yapalım ,hemde bizi gezdirsin :) Malum İzmir bize yabancı :)
Güzel geçen izmir gezimizden sonra efes antik kente gitmeye karar verdik.Tarihteki yeri büyüktür esasında efesin, M.Ö. 6000 yıllara dayanıyor düşünsenize..İnsanın aklı almıyor,tarihi derin anlıyacağınız.Mesleki derslerimizden biri olan Sanat Tarihi derslerimiz geldi hemen Sena'yla aklımıza :) Esneyerek dinlerdik heyy gidi hey :D
Roma Döneminde en parıltılı zamanını yaşayan antik kenti görünce insanın gerçekten vaaay be diyesi geliyor inanın.Nasıl yapmışlar o dönemde bu mermerleri,inşası,oyması..Nutku tutuluyor ,şimdi insanoğlu bir tahta kalıbı yapıp çakmaktan aciz :D


Efes süre gelen tarih içerisinde bir çok kez yer değişmiş,dolayısıyla 8-10 kmlik bir alana yayılmış durumdaydı kalıntıları.Restorasyon çalışmaları yürütülüyordu sanırım,çoğu yerde iskeleler kurulu,koruma bantları çekili..Kimi yerler ise ziyarete ya kapalı,yada ekstra money karşılığında girilebiliyor :D
Turistlerin ilgisi her zamanki gibi tavan...Koreli bir grup kafileyle bakışıyoruz şu sıralar fotoğrafla :D
Antik çağda spor turnuvalarının ,efendime söyliyeyim yarışma ve gladyatör savaşlarının yapıldığı yermiş bu stad.


En üst sıralara kadar çıkmayı amaçlıyarak ya bismillah dedimki o da ne :) Bulunduğum yerden yukarısı yasssakmış,restore yani :/ Resimlerde bakınca küçük bir alanmışcasına durduğuna bakmayın,ortamın içerisinde ambiyans süper,baksanıza hahah bit kadar çıkmışım zaten :) Sena'ya poz verirken yukarıda ,bizimkilerde aşağıdan karelemişler.Akşamüstü 6 suları olmasına rağmen tam bir arap Bilo kıvamındaydık hepimiz o gün :D Baya yandık,olayın ciddiyetini otelde aynaya bakınca ve kendimi tanıyamayınca anladım :D


Bulunduğumuz yerden görüntüde bu şekilde,tam karşıda duran oturma alanları üzerinde durduğumuz alandan farklı karşı taraf sanırım kentin ileri gelenlerinin yeri :) Yani şimdilerdeki V.I.P salonu :D Kentin o zamanki coğrafi durumu nasıldı bilemiyorum ama gördüğüm şey harikaydı.Bir yanda hafif yamaç üzeri ağaçlar,yeşillik bitki örtüsü diğer tarafında su...Zaten hep öyle değilmidir yerleşim kentleri yerleşkelerin mutlaka etrafında yöresinde bir su kaynağı bulunur tarihte.


Gezmekle bitecek gibi değildi ayaklarımız artık iflas bayrağını göklere çıkarmışken eşimin ısrarları üzerine yürümeye tarihi yaşamaya devam ettik :) Çoğu yer fotoğrafdaki gibi kalıntılardan ibaret,mevkinin ne amaçla kullanıldığını anlatan ufak birer panolar var her bir köşede.Dikkatimi çeken sadece bu bölümlerde sutunlar ve sutunların oyma çeşitleri oldu :) O da niye? Zamanında Sanat Tarihi dersinde sınav sorusuydu da ondan :D
Yanınızda rehber yoksa,şimdi birde elektronik cihaz çıkartmışlar.Cihazı satın alıyorsunuz ve mevkiye ait panoların önüne okutuyorsunuz,kulaklıkla kulağınıza sanal rehber istenilen dilde başlıyor anlatmaya..Teknolojinin gözünü seveyim,herşey pratiğe döküldü artık :)))


 Roma Dönemin en güzel diye tabir edilen yapısının önündeyiz şu sıra..Kütüphane yapısıymış aslında,adını o zamanın valisinden alıyor.Celsus Kütüphanesi.Fakat Celsus valibey vefat edincesi oğlu çok içerlemiş ve babasıının adına mezar anıtı olarak yaptırmış.Tabiki o dönemden bu zamanlara kadar baya hasar görmüş ve restore geçirmiş.En sonki restorasyonunu 1970 ila 1980 yılları arasında yapılmış.Mermer sutunlar görülesi blogcanlar,yukarı doğru bakmaktan ense kökümüz ağrıdı,nasıl yapmışlar pess dedik.


Yukarlara çıktıkça görüntü devleşiyor.Ne diyebilirki şimdi insan bunun önünde.Her dönemin bir parlak yapıtı,çizgisi oluyor.Aslında yapana değil yaptırana bakmak gerek derler..Düşününce kubbelerle minareleri Koca Sinan'ı Mihrimah gelmiyormu akla,Düşününce delinen dağları Mecnun'u Leyla hatırlanmıyormu :) O zamanda da kim bilir nelerle nasıl hikayelerle inşalar yapıldı :)
Mevki üzerinde Yedi Uyurlar diye bilinen Ashab-ı Keyf mağarasıda bulunmaktaydı.Çok istedim gezmek görmek ama saat 5'den sonra ziyaretçi almıyorlarmı,üzüldüm.Kısmet değilmiş görmek.
Benden bu kadar blogcanlar,gezip görmenizi tavsiye ediyorum,hepinizi seviyorum
SELAMETLE